Sokağa Çıkma Yasakları Üzerine Birkaç İlave Gözlem
Herkese iyi bayramlar dileyerek yazıma başlamak istiyorum. İlk defa bir bayramı evde, sokağa çıkma yasağı altında geçiriyoruz. Tabii ki bu yasaklar, vaka sayılarının artmasını engellemek için uygulanmakta. Bu uygulamanın istenmeyen bazı etkilerinin olabileceğini geçen haftaki blog yazımda anlatmıştım (buradan ulaşabilirsiniz). O yazıma gelen yoğun ilgi için çok teşekkür ederim. Bu konuda aklımda kalan birkaç gözlemimi daha paylaşmak istiyorum.
Durumu kısaca özetleyerek başlayalım. Yaşadığımız COVİD-19 sorunu karşısında televizyonlardan ya da internetten yapılan bilgilendirmeler sayesinde insanlar kendi önlemlerini almaya başladılar ve sosyal mesafeyi korumak için rasyonel olarak stratejiler geliştiriyorlar. Örneğin, sosyal mesafeyi korumak adına insanlar kendilerine bazı saatler belirleyip, marketlerin en boş olduğu zamanlarda alışverişlerini yapmaya çalışıyorlar. Bu strateji de marketlerdeki insan yoğunluğunun hem haftanın farklı günlerine, hem de günün farklı saatlerine yayılmasını sağlamakta. Ancak uygulanan sokağa çıkma yasakları hem insanların alışverişlerini yapabilecekleri zaman dilimlerini kısıtlıyor, hem de ihtiyaçları belli günlere biriktirerek, insanların alışverişlerini belli günlere yığmalarına sebep olabiliyor. İsterseniz bu konuyu rakamlarla örneklendireyim.
Mahallede bütün hafta boyunca günde 10 saat açık olan bir marketten günde ortalama 50 kişi alışveriş yapıyor olsun. Ekmek, süt, yoğurt gibi şeyler her gün ihtiyaç duyulan şeyler oldukları için, insanlar bu alışverişlerini haftanın farklı günlerine yayarak, sosyal mesafeye de dikkat ederek giderebiliyorlar. Yani örneğimizdeki markette “kusursuz koordinasyon” yapılırsa, markete her saat sadece 5 kişi giderek sosyal mesafenin korunmasını maksimum ölçüde sağlayabilirler.
Ancak sokağa çıkma yasakları ile iki yeni sorun oluşuyor.
1) Yasaklar sebebiyle haftanın 2 günü marketler kullanılamazsa, yasak boyunca alışveriş yapacak olan 50+50=100 kişi haftanın geri kalan günlerinde alışveriş yapmak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla normal zamanda günde 50 kişinin, saat başı da 5 kişinin alışveriş yaptığı marketten, kusursuz koordinasyon varsayımı altında günde 70 kişi (=50+100/5), saat başı da 7 kişi alışveriş yapmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla marketlerdeki yığılma en az %40 artmak zorunda kalıyor.
Ancak burada bir mesele daha var.
2) Buradaki ikinci önemli sorun da hafta sonları uygulanan yasaklar “kusursuz koordinasyon” imkanını ortadan kaldırıyor. Bunun ana sebebi, insanların hafta sonunda oluşan ihtiyaçlarını Cuma ve Pazartesi günlerinde tedarik etmek zorunda kalmaları. İşte bu da Cuma ve Pazartesi günü oluşabilecek yığılmaların %40’ın da üzerine çıkmasını zorunlu kılıyor.
Peki verilerde bu kaygılarımızı destekleyecek bir şey görüyor muyuz? Cevabımız ne yazık ki “evet”. Bugün sizinle, ikisini daha önce göstermiş olduğum, 4 farklı veri setinden bazı sonuçlar paylaşacağım.
Süpermarket ve Google Verileri Bu Konuda Ne Diyor?
İsterseniz geçen hafta paylaşmış olduğum sonuçların güncellenmiş halleriyle başlayalım.
11 Nisan’da başlayan sokağa çıkma yasakları öncesi ve sonrasında insanlar marketlerde ne kadar zaman geçirmişler? Grafik 1 bize her gün marketlerde geçirilen süreleri 15 Şubat öncesine oranla gösteriyor. 11 Nisan’da ilk sokağa çıkma yasağı uygulandıktan sonra, sosyal mesafe uygulamamız farklı bir döneme girmeye başlıyor. 10 Nisan öncesine göre insanlar ya hiç bir araya gelmemeye başlıyorlar (yasak günlerinde) ya da yasaklar dışında daha yoğun olarak bir araya gelmeye başlıyorlar. 14 Nisan sonrası büyük dalgalanmalar bize bunu gösteriyor.
Bu grafikte de görüldüğü gibi, özellikle yasakların başlamasından bir gün önce ya da yasakların bitiminden hemen sonra yoğunluk daha da artıyor. Grafik 2 bu ilave yığılmaları sistematik olarak hesaplıyor. Bu yeni grafikte 15 Şubat öncesinde marketlerde geçirilen zamanı 100’e normalize ettim. 15 Şubat’tan yasakların başladığı ilk güne kadar, insanlar markette geçirdikleri zamanı kendi kendilerine %26 (=100-74) azaltmışlar. Ancak yasaklar başladıktan sonraki dönemde hafta içi bu süre %45 artmış (=107/74-1). Dikkat ederseniz bu oran başlangıçta verdiğim örnekten çıkan ilk sonuca çok yakın (örnekte %40 demiştim).
Ancak o örnekte de bahsettiğim gibi, sorun sadece alışveriş günlerinin azalmasından gelen yığılma değil. İnsanlar “kusursuz koordinasyon” yapamıyorlar ve yasak sonrası ilk günde daha yoğun yığılma gösteriyorlar (109 birim). Ancak buradaki en ilginç sonuç, yasaklar başlamadan önceki son gün. Genelde Cuma günlerine denk gelen bu günde insanlar marketlerde, gönüllü izolasyon dönemine göre, %64 (=121/74-1) daha fazla zaman geçiriyorlar. Bunun da sosyal mesafe açısından sorun yaratması oldukça muhtemel.
TomTom Trafik Verilerinden Çıkarımlar
İnsanlar alış-veriş yapmak için, ya da herhangi bir ekonomik aktivite için trafiğe çıkıyorlar. Dolayısıyla benzer bir analizi trafik verileri ile de yapabiliriz. TomTom şirketinin sağladığı bu veri setinin en büyük avantajı, analizi şehir bazına indirgeyebilmemiz. Yasaklardan önceki Cuma gününün etkisini görmek için Antalya güzel bir örnek. Bunun sebebi, Antalya’da geçen hafta sonu 16-19 Mayıs arası sokağa çıkma yasağı uygulanmadı. Ancak bayram sebebi ile tüm yurtta olduğu gibi 23 Mayıs’ta başlayan yasak Antalya’da da uygulandı. Dolayısıyla, eğer yazımızın başında bahsettiğimiz kuşkularımız doğru ise, 15 Mayıs’ta yığılma olmamalı. Ondan farklı olarak 22 Mayıs’ta ise yasaklı günler için stoklama ihtiyacı sebebiyle insanların dışarıya çıkmalarını ve dolayısıyla trafikte yoğunluk yaratmalarını gözlemleyebiliriz. Grafik 3 bize 11-17 Mayıs Haftası, 18-24 Mayıs Haftası ve aynı günlerin 2019 ortalamaları olacak şekilde hergün saat 16:00-19:00 arası oluşan akşam trafiği yoğunluğunu gösteriyor. Bu veriden de görüyoruz ki trafik yoğunluğu yasaklar başlamadan önceki son Cuma akşamında, yasaksız olan bir önceki haftanın aynı gününe göre 2 katına çıkmış.
Referans olması için hem bu hafta hem geçen hafta yasaklı olan İzmir’i Grafik 4’te görebiliriz (hatırlatma: Antalya geçen hafta yasaklı değildi). Görüldüğü gibi hafta sonu yasaklar başlamadan önceki her iki Cuma gününde de trafik yoğunluğu haftanın diğer günlerine göre neredeyse iki katına çıkıyor. İzmir grafiğinde başka bir enteresan nokta da, yasaklar dönüşü oluşan trafik. Dört günlük yasağın tamamlandığı 20 Mayıs’ta akşam trafik yoğunluğu bir önceki haftanın neredeyse iki katına çıkmış.
Bütün bunlar, yasaklar uygulanmadan bir gün önce ve yasaklar tamamlandıktan bir gün sonra insanların hem marketlerde, hem de trafikte yoğunluk yaşadıklarını gösteriyor.
Sonuçta Oluşan Yeni Vaka Sayıları
Peki bu yığılmalar vaka sayılarını etkiliyor mu? Bu soruyu cevaplamak için iki ayrı kaynaktan veri kullanacağım. İlk kaynak, devletin açıkladığı resmi yeni vaka sayıları.
Bilindiği üzere virüsün semptomları hemen kendisini belli etmiyor. Bugün kayda geçen yeni vaka sayıları, aslında daha önceki günlerde yaşanan virüs bulaşmalarının sonucu. O sebeple bugün uygulanan bir sokağa çıkma yasağının etkilerini ancak virüsün kuluçka dönemi bittiğinde anlayabiliyoruz. Kuluçka dönemi iki haftaya kadar uzayabildiği için, bugün bulaşan bir virüsün tespit edilmesi 14 gün sürebiliyor. O sebeple, bugün yaşanan temasların etkisini görebilmek için takvimdeki her gün için, o günden sonraki 14 günün yeni vaka ortalamalarını hesaplıyorum Grafik 5’te. Yani Nisan 1’e denk gelen vaka sayısı, Nisan 1-14 ortalamasını gösteriyor. Grafik 6’da da Grafik 5’teki rakamların günden güne değişimine bakıyorum. Yani Grafik 6’daki 10 Nisan değeri, Grafik 5’teki 10 Nisan ve 9 Nisan değerlerinin farkını gösteriyor.
Daha önceki blog yazımda da bu noktaya değinmiştim: Eğer her gün için sonrasındaki iki haftalık kuluçka dönemine denk gelen yeni vaka sayılarına bakarsak, resmi veriler bize 14 Nisan’dan itibaren yeni vaka sayılarının yavaşlama hızının kesildiğini gösteriyor. Bu dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta.
Son olarak yeni elde ettiğim bir verinin sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum: Dynata anket verisi. Bu veride, Türkiye’den hergün yaklaşık 35,000 kişinin anket soruları aracılığı ile COVİD-19 semptomlarını gösterip göstermedikleri soruluyor. Analiz yapılabilecek veri setlerinin az olduğu bir ortamda, Dynata anket verisinin çok değerli olduğunu düşünüyorum ve sonuçları sizlerle paylaşıyorum. Grafik 7, Türkiye’de ankete katılanlar arasında “nefes darlığı, ateş ve öksürük” semptomlarını aynı anda gösteren kişilerin oranını gösteriyor.
Bu grafikte de görüldüğü gibi ankete cevap verenler arasına COVİD semptomlarının görülme oranı Nisan’ın üçüncü haftasına kadar azalırken, 21 Nisan’dan itibaren azalma duruyor. Yani yasaklar başladıktan 1 ila 2 hafta içerisinde anketlerde görülen semptomların azalması duruyor.
Özetlemek gerekirse:
1) 11 Nisan’da başlayan hafta sonu yasakları, hafta içi marketlerde yoğunluğu %45 arttırıyor.
2) Bu yoğunluk özellikle yasakların başlamasından bir gün önce %64’lere kadar çıkabiliyor.
3) Aynı şekilde yasaklar öncesi son gün, ve sonrası ilk gün trafik yoğunluğu iki katına çıkıyor. Bunlar insanların bu dönemlerde daha çok dışarıda olduklarını ve sosyal mesafeyi koruma konusunda problemler yaşayabildiklerini işaret ediyor.
4) Resmi rakamlara göre yeni vakaların yavaşlama hızı, sokağa çıkma yasakları başladıktan sonra kesiliyor.
5) Anket sonuçlarına göre, semptomların görülme oranındaki azalma, sokağa çıkma yasaklarından sonra duruyor.
Sonuç olarak, sokağa çıkma yasakları vaka sayılarını azaltma konusunda etkili bir yöntem. Ancak yasakların önünde ve sonunda yaşanan insan yoğunlukları, vakaların azalmasını beklenenden daha uzun bir döneme yayıyor gibi görünüyor.
Çözüm Önerisi: Bu konuda alınabilecek önlemlerden bir tanesi, son günlerde örneklerini gördüğümüz gibi, yasaklı günlerde de insanların marketlere gidebilmesine izin vermek olacaktır. Örneğin, İtalya başta olmak üzere çoğu Avrupa ülkesi, süpermarketleri sokağa çıkma yasaklarının hep dışında tuttular.
Herkese iyi ve sağlıklı bayramlar dilerim…