Korona Günlükleri
İlk olarak Aralık 2019’da Çin’de görülen yeni tip koronavirüs (COVID19) hastalığı, önce Asya’ya sonraki 3 aylık dönemde de tüm dünyaya yayıldı. Türkiye’de ilk vaka 11 Mart 2020 tarihinde görüldü. Ülkemizde vaka sayılarının artmaya başlamasının ardından bilgi kirliliğini engellemek ve yaşananlar hakkında bilimsel gerçeklikler sağlamak adına COVID19 salgınının seyrini uluslararası karşılaştırmalar yaparak anlamaya çalıştık. Çalışmamızda kullandığımız veriyi tüm ülkeler için vaka sayılarını günlük olarak sunan John Hopkins Üniversitesi veri tabanından elde ettik.
İlk olarak, zaman içinde ülkelerdeki vaka sayılarını inceledik. Grafik 1’de görüldüğü üzere salgın en geç Türkiye’de görüldü. Problemin geç başamasının en önemli avantajı bize zaman kazandırması oldu. Ancak, vaka sayıları büyük bir ivme ile Mart ayının sonuna doğru 10.000’li rakamlara ulaştı ve Türkiye İngiltere, İtalya gibi diğer ülkelere hızla yaklaşmaya başladı.
Resmi daha net görebilmek için haftalık büyüme hızlarına bakmak gerekli. Bunun için, her ülkedeki toplam COVID19 vaka sayısının 15’in üzerine çıktığı günü o ülkenin “miladı” olarak kabul ettik. Türkiye için milat 18 vakaya ulaşılan 15 Mart tarihine, İtalya için ise 17 vakaya ulaşılan 22 Şubat tarihine denk geliyor. O tarihten sonraki ilk ve ikinci hafta için vaka sayılarının büyüme hızlarını hesapladık. Grafik 2’de yatay eksen ilk, dikey eksen ise ikinci hafta büyüme hızını gösteriyor. Yani, yatay eksen Türkiye için 22 Mart’taki vaka sayısının 15 Mart’a göre yüzde olarak ne kadar arttığını raporluyor. Ne yazık ki, iki haftada da büyüme hızı %150-200 seviyelerinde oldukça yüksek gerçekleşti. Buradaki iyi haber artış oranlarında ikinci haftada (23-30 Mart) ilk haftaya gore (15-22 mart) bir miktar yavaşlama var. Bu hızın daha da yavaşlatılması gerekiyor.
Virüsü yavaşlatıp sağlık sistemine zaman kazandırmamız mücadelede en önemli silah. Aksi takdirde hastalar için yatak, yoğun bakım ünitesi ve ventilatörlerin yetmeme riski ortaya çıkabilir ve bu dönemde büyük emek sarf eden sağlık çalışanlarımız İtalya’daki gibi hasta seçmek zorunda kalabilir. Peki, yatak başına düşen vaka sayısı ne zaman idare edilemez hale geliyor? İtalya 53.578 vakaya ulaştığı 22 Mart tarihinde temel olmayan malların üretimini durdurdu. En güncel ulaşabildiğimiz OECD 2012 verilerine göre bu ülkede 192.548 hasta yatağı bulunuyor. Bu veriler ışığında, İtalya yatak başına düşen vaka sayısı yaklaşık 0,3 olduğunda havlu atmış görünüyor (Grafik 3).
Türkiye vaka/yatak oranında nerede sorusunun cevabı bu noktada önem kazanıyor. Grafik 4 ülkelerin “milat”larından sonraki iki hafta boyunca ortalama vaka/yatak oranlarını gösteriyor. İtalya’nın havlu attığı orana henüz uzak olmamıza rağmen, ne yazık ki İtalya ve İspanya'nın ilk 2 haftasının üzerinde seyrediyoruz. Ancak avantajımız, onlar gibi olmamak için biraz zamanımız var. Peki ne kadar?
Vaka sayılarının ne zaman ne seviyelere ulaşacağına ilişkin, belki de salgınla mücadelede en kritik sorunun cevabını bulmak için, ekonometrik sentetik kohort metodu ile gelecek günler tahmin yaptık. Bu metot, teknik olarak, belirlediğimiz kalibrasyon dönemi için ülkelere çeşitli ağırlıklar atayıp bunların ortalaması ile sentetik bir Türkiye serisi oluşturuyor ve gerçekleşen rakamlar ile oluşturulan sentetik seri arasındaki ortalama hata karesini (mean squared error) minimize eden ağırlıklar vektörünü seçiyor. Sonra, seçilen optimal ağırlıklar kullanılarak ilgili ülkenin gelecek döneme ait tahmin verisi elde ediliyor. Daha sade bir anlatımla, ilk adımda, bizden önce bizim aşamalarımızdan geçmiş ülkeleri kullanarak, Türkiye'nin 31 Mart’a kadar olan patikasına benzer bir patikayı tekrarlatıyoruz. İkinci adımda, o ülkelerin verileriyle Türkiye'nin nereye gidebileceğini tahmin ediyoruz. Bu tahmin bize bir iyi bir de kötü haber veriyor. Önce kötü haber. Önlem almazsak, Grafik 5’teki kırmızı kesikli çizgiden de görüleceği üzere 15 Nisan’a kadar İtalya’nın havlu attığı duruma ulaşabiliriz. İyi haber ise, diğer ülkelerin düştüğü hataya düşmemek için önümüzde az da olsa zaman var.
Sonuç olarak, İtalya ve İspanya'nın yaşadığı korkunç sonu yaşamamak için toplum olarak bilinçli ve akılcı olmak zorundayız. Yetkili kişiler tarafından yapılan önerilere ve uygulanan kısıtlamalara harfiyen uymalıyız. Bu ne yazık ki öteleyebileceğimiz bir sorun değil. Toplumda genç yaşlı demeden her birey üzerine düşen ödevi yapmak zorunda.