Kredi Garantilerinin Firma Düzeyindeki Etkisi
Herkese merhabalar,
umarım bu zor günlerde hepinizin sağlığı yerindedir. Bildiğiniz gibi bu blog sayfalarında, spekülasyonlardan uzak, benim ve çalışma arkadaşlarımın yaptığı bilimsel araştırmaları teknik detaylardan arındırarak paylaşıyorum.
Bu blog yazısında da, çok değerli çalışma arkadaşlarım Dr. Ünal Seven, Dr. İbrahim Yarba ve Dr. Fatih Yılmaz ile uzun zamandır üzerinde çalışmış olduğumuz “Firm-Level Impact of Credit Guarantees: Evidence from Turkish Credit Guarantee Fund” isimli makaleyi özetlemekteyiz. Makalemiz bu hafta çalışma tebliği olarak yayınlandı. Çalışmamızın ingilizce hazırlanmış orijinal metnine şu linkten ulaşabilirsiniz: ”Buraya tıklayınız!”.
Kredi Garanti Programları, genel olarak küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) kredi erişimini desteklemek için yaygın olarak kullanılan kamu politika araçlarındandır. Bilhassa, mevcut pandemi dönemi gibi ekonomik daralmalara yol açabilecek güçlü şok zamanlarında pek çok ülke tarafından bu politika aracının kullanımının arttığı görülmektedir. Benzer bir yaklaşımla, ülkemizde 2016'da yaşanan jeopolitik gelişmeler ile birlikte artan belirsizliğin ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla 2017 yılında Kredi Garanti Fonu (KGF) programının kapsamı ve büyüklüğü genişletilmiştir. İlk olarak, Aralık 2016'da program büyüklüğü 20 milyar TL'ye, ardından Mart 2017'de 250 milyar TL'ye çıkarılmıştır. Genişlemeyle beraber, 2017 yılında 298 bin adete yakın kredi program kapsamında kullandırılarak, 208 milyar TL’lik (GSYH'nin yaklaşık yüzde 7,6'sı) bir kredi hacmi oluşturulmuştur.
Çalışmanın önemi ve amacı: Ülkemizin kısıtlı kaynakları gözönünde bulundurulduğunda, uygulanan kamu destek programlarının veriler ışığında analizi, bu programların daha etkin tasarımı ve kamu kaynaklarının verimli kullanımı açısından önem taşımaktadır. Bu çalışmada, 2017 yılında uygulanan KGF progamının firma seviyesindeki kısa dönemli mikro etkileri analiz edilerek, program etkinliğinin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, KGF destekli kredilerden hangi tür firmaların yararlandığı, programın firmaların istihdam, satış, kredi temerrütü başta olmak üzere birçok performans göstergesi üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Veri: Analizlerde, firma mali tablolarına ilişkin idari kayıtlar, SGK kayıtlarından elde edilen çalışan sayıları, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi kredi kayıtları ve KGF mikro veri tabanları kullanılmıştır. Analize bilanço raporlayan sermaye şirketleri dahil edilmiştir. Öte yandan, bilanço raporlama zorunluluğu bulunmayan veya bu zorunluluk belirli şartlara bağlanmış şahıs şirketleri veri kısıtı sebebiyle dışlanmıştır. Sonuç olarak, örneklemimiz KGF destekli kredi kullanmış firmaların sayıca yüzde 52’sini temsil ederken, 2017’de sağlanmış toplam KGF destekli kredi tutarının yüzde 88’ini kapsamaktadır.
Metodoloji: Program etkisini sağlıklı bir şekilde ölçmek amacıyla, ikiz firma bulma metodolojisi (Coarsened and exact matching) kullanılarak KGF desteği almış her bir firma benzer özellikler taşıyan ancak KGF desteği almamış bir ikiz (kontrol) firma ile eşlenmiştir. Bu eşleştirmede firma risklilik seviyesinin dikkate alınması kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle, bir risk skoru modeli oluşturarak firmaların KGF kullanmadan önceki dönemdeki (ex-ante) ileriye dönük risk seviyelerini tespit etmekteyiz. Bu risk seviyesine ilave olarak, sektör, firma büyüklüğü, ciro, finansal borç seviyesi, maddi duran varlıklar ve toplam varlıklar gibi değişkenler eşleşmede dikkate aldığımız diğer kriterleri oluşturmaktadır. Etki analizi için büyük önem arz eden eşleştirme kalitesine ilişkin bazı örnek dağılımları ve trendleri, sırasıyla, Grafik 1 ve 2’de sunulmuştur.
Grafik 1: Eşleştirme Performansı: Dağılımlar
Grafik 2: Eşleştirme Performansı: Trendler
Analizimizde eşleştirilen firma örneklemi kullanılarak, KGF programının etkisi farkların farkı (difference-in-differences) yöntemi ile tahmin edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, destek almış firmaların almamış benzer firmalara kıyasla satış, istihdam, temerrüt, yatırım, Ar-Ge, stok, likidite ve borçluluk seviyesi gibi firma performans göstergelerindeki değişimler program sonrası dönemde (2018’e kadar) incelenmiştir.
Genel Bulgular: Analiz sonuçları, programın firma performansı üzerindeki kısa vadeli etkisine ilişkin önemli bulgular sunmaktadır. Sonuçlara göre, KGF desteği almış firmaların, almamış benzer firmalara kıyasla istihdamlarını program sonrası dönemde yüzde 17, satışlarını yüzde 70 artırdığını; kredi temerrütlerini ise 0,6 yüzde puan azalttığını göstermekte. İlgili değişken ortalamaları üzerinden değerlendirildiğinde, KGF programı kapsamında yaratılan her 1 milyon TL’lik kredinin yaklaşık 2,7 ilave istihdam ve 3 milyon TL ciro artışına neden olduğu görülmektedir (Grafik 3).
Grafik 3: KGF Programının Ortalama Etkisi (1 Milyon TL KGF destekli kredi)
Firma büyüklük bazlı ayrışma: Ayrıntılı analizler programın etkisinin firma büyüklük grupları arasında farklılaştığını göstermektedir. Programın özellikle KOBİ'ler üzerindeki olumlu etkisinin büyük firmalara kıyasla daha güçlü olması dikkat çekici ve önemlidir (Grafik 4). Bu bağlamda, KOBİ’lere sağlanan KGF destekli kredilerin istihdam ve satışlar üzerindeki etkisi ortalamanın üzerinde iken, büyük ve mikro firma performansları üzerinde sağlanan etki ortalamanın altında kalmaktadır. Diğer taraftan sonuçlarımız, KGF programının KOBİ'ler için ortalama kredi temerrüt olasılığını düşürdüğünü gösterse de, mikro firmalar için ters etki gözlenmekte. Sonuçlara göre, KGF desteği almış mikro firmalar, ortalamada, almamış ikizlerine göre yaklaşık yüzde 45 daha fazla temerrüte düşme eğilimi göstermektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere, veri kısıtı sonucu büyük oranda mikro firmalardan oluşan şahıs şirketlerinin dışlandığı göz önünde bulundurulduğunda, mikro firmalar açısından bulunan negatif etkinin gerçekte daha büyük olabileceği not edilmelidir.
Grafik 4: KGF Programının Ölçeklere Göre Ortalama Etkisi (1 Milyon TL KGF kredisi)
Sektör bazlı sonuçlar: Sektörel bazda yapılan ayrıntılı analizlerde ise KGF programının, hizmet sektörü gibi emek yoğun sektörlerde istihdamın korunmasında, toptan satış ve ticaret sektörü gibi yurtiçi ekonomiye dönük sektörlerde ise ciro artışında daha etkili olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, imalat sektörü hem istihdam hem de ciro artışının dengeli olduğu sektör olarak öne çıkmaktadır (Grafik 5).
Grafik 5: KGF Programının Sektörlere Göre Ortalama Etkisi (1 Milyon TL KGF kredisi)
Ar-Ge ve firma borçluluğu: Sonuçlarımız, KGF programının istihdam, satış, stoklar, likidite vb. firma göstergelerinde kısa vadeli pozitif etkisini göstermekle birlikte, firmaların uzun dönemli sürdürülebilir büyüme performansına katkı sunabilecek verimlilik artışı odaklı (makine ve teçhizat, Ar-Ge gibi) yatırımlara etkisinin sınırlı olduğunu göstermekte (Grafik 6). Ayrıca, KGF destekli kredi kullanan firmaların, kullanmayan ikizlerine kıyasla borçluluklarında genel bir artış olması dikkat çekicidir (Grafik 6). Bu bulgular birlikte değerlendirildiğinde, orta ve uzun dönemde oluşabilecek kredi riskinin yakından takip edilmesi, firmaların verimliliği ile uzun dönemli sürdürülebilir büyümesini öncelikleyecek program tasarımlarının ortaya konulması yerinde olacaktır.
Grafik 6: KGF Programının Ar-Ge, Varlık ve Yükümlüklere Ortalama Etkisi (1 Milyon TL KGF kredisi)
Karşıolgusal (counterfactual) politika analizi: KGF programının etkisinin firma büyüklüğü ve sektör bazında farklılaşmasını (Grafik 5) kullanarak oluşturduğumuz karşıolgusal (counterfactual) politika analizleri, programın farklı önceliklere göre (istihdam, satış gibi) yeniden tasarlanmasının önemli verimlilik kazanımları getirebileceğini göstermektedir. Örneğin, oluşturduğumuz senaryoya göre, istihdam ve satış yönüyle ortalama program etkisinin en düşük olduğu büyük ölçekli firmaların toplam KGF destekli kredilerden aldığı paydan sadece yüzde 1’ini, ortalama etkinin en büyük olduğu orta ölçekli firmalara dağıttığımızda, programın toplamda yüzde 0,75 daha fazla istihdam muhafaza ettiği ve yüzde 1 daha fazla satış oluşturduğu sonucuna ulaşmaktayız (Tablo 1). Benzer şekilde, sektörel farklılıklar üzerinden dizayn edilen senaryolar da emek-yoğun hizmet sektörüne verilecek ilave kredinin toplamda daha fazla istihdam oluşturduğunu; daha çok iç piyasaya satış yapan toptan ve parekende ticaret sektörüne sağlanacak ilave kredinin ise de programın toplam satışlara etkisini arttırdığını göstermektedir. Bu iki uç örneğe karşın, imalat sanayi sektörüne sağlanacak ilave kredinin hem satış hem de istihdam yönüyle dengeli pozitif etkilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Tablo 1: Karşıolgusal (Counterfactual) Politika Tasarımı- Ölçek Grupları
Tablo 2: Karşıolgusal (Counterfactual) Politika Tasarımı- Sektör Grupları
Genel Değerlendirme: Analiz sonuçları, 2017 yılında KGF desteği ile sağlanan kredilerin, program sonrası dönemde, ortalama firma parformansına olumlu etki ettiğini göstermektedir. Programın pozitif etkisinin kısa vadeli firma performans göstergelerinde (istihdam, satışlar, stoklar gibi) güçlü olmasına karşın uzun vadeli firma performansını destekleyici göstergelere olan etkisinin ise (Ar-Ge gibi) zayıf olduğu izlenmektedir. İlave olarak, KGF programı ile firma kaldıracında kaydedilen belirgin artış göz önünde bulundurulduğunda, firma performansının orta ve uzun vadede verimlilik güçlendirici programlar ve finansal istikrarı dikkate alan mekanizmalar ile desteklenmesi yerinde olacaktır.
KGF programının bütüncül (net) etkisini anlamak ancak programın mikro, makro ve dağıtımsal etkilerini göz önünde bulunduran daha kapsamlı çalışmalar ile mümkün olacaktır. Nitekim, KGF programının kısa süre içerisinde ulaştığı büyük kredi hacmi düşünüldüğünde, oluşabilecek makro dengesizlikler ve fiyat istikrarı üzerindeki potansiyel etkileri yakından izlenmelidir. Kredi genişlemeleri, özellikle ekonomik daralmalar sırasında karşı döngüsel (countercyclical) bir politika aracı olarak kullanıldığında, verimli olmayan firmaların hayatta kalmasına izin vererek “yaratıcı yıkım” (creative destruction) mekanizmasının etkin bir şekilde çalışmasını engelleyebilmektedir. Bu durumun verimlilik ve uzun vadeli sürdürülebilir ekonomik büyüme için olumsuz sonuçlar doğurabileceği literatürde genişçe yer almaktadır. Artan firma borçluluğu ile kredi temerrütleri arasındaki pozitif ilişki, orta ve uzun vadede finansal istikrar açısından değerlendirilmelidir. Bahsi geçen potansiyel etkilerin incelenebilmesi, diğer bir ifadeyle, programın ayrıntılı ödünleşme analizinin (maliyetler ve faydalar) genel bir denge çerçevesinde ele alınması, daha uzun dönemli ve kapsamlı veri setlerinin analizi ile mümkün olacaktır. KGF ve benzeri programların kapsamlı etkilerinin ortaya konulması başarılı ekonomi politikalarının geliştirilmesi sürecine önemli katkı sağlayacaktır. Bu genel perspektifin ilk adımı olan mevcut çalışma dışında, devam eden farklı çalışmalarımızın – örneğin yapısal bir model eşliğinde etki analizlerinin yapılması – ve uzun vadeli araştırma ajandamızın gündemi kapsamlı etki analizleri olmaya devam edecektir.